19 Aralık 2013 Perşembe

Lâl şiir




En sevdiğin şiir ne? Uyar’ın Göğe Bakma Durağı mı?
Bir otobüs camına başını her yasladığında sen de Nazım’ın “En acayip gücümüzdür/ Kahramanlıktır yaşamak/ Öleceğini bilip/ Öleceğini mutlak” dizelerini hatırlar mısın?
Kuyruktaki yaşlı adam cebindeki bozuklukları denkleştirmeye çalışırken bir Hasan Hüseyin küfrü mü basarsın yoksulluğa karşı?
En çok hangi türküde Ahmet Arif gelir aklına?
Aşık olduğunda mı Murathan Mungan okursun, terk edildiğinde mi?
Edip Cansever en çok vapura mı yakışır, yağmurlu bir pazar sabahına mı?
Cemal Süreya’nın ilk şiirini hangi öğrenci evinde hangi sesten dinlediğinde o kentin tüm yollarını yürümek istedin?

Peki, radyoda sıradaki şarkıyla dilek tutma oyunu oynadın mı hiç?
İnsanın elinden çıkmış en hüzünlü enstrüman ne? Keman mı?
Akordeon ve klarinet en acı çığlıkları bastırabilecek tınıya sahipken neden en neşeli danslar yine bunların eşliğinde oynanır?
Sokağının köşesinde mızıka çalan çocuğu gördüğünde neden durmadın? Ellerini ısıtmıyordu ki o çocuk, gözlerine şöyle bir bakıp geçtin?

Sorularım çok, sende hiç cevap yok...

Şimdi ben sana “Önce fiilleri sonra tamamıyla hayatı mastar olarak düşünmek nasıl bir duygu?” diye sorsam Reha Muhtar’ın akıllara zarar sorularını mı çağrıştırırım? Ayrıca neden sormazsın bana, “Bu kadar şairin içinde Reha Muhtar’ın işi ne?” diye...

Sormazsın... Soramazsın, bunu da biliyorum. 600 milyon kişiymişsiniz dünyada. Türkiye’de de 3.5 milyon... Doğarken kulağından çalmışlar ezgileri, dizeleri. Kederin de sevincin de “-mak, -mek” eklerine sıkışmış kalmış. Geçmiş ve gelecek zaman yüklemlerinden çürük bir düş gibi düşmüş. İmge? Ne zaman kaybolduğunu asla hatırlamayacağın bir bulut... İşaret dili hocasının yalancısıyım...

Yukarıdakiler mi? Laf olsun diye sorulan sorular... Boşver... Önce duyanlar, duyabilenler duyumsamalı. Günlük yaşamın uğultusunda o sessiz dünyanı ne kadar az hissedebildiğimizi anlamalı...

O yüzden cevap değil beklentim...

Hayalim sana ellerimin sesiyle bir şiir okumak ve görmek gülümsediğini...

Zira kulak sesi saklasa da şiir lâl olmaz...



3 yorum: