19 Ağustos 2012 Pazar

Anlamasan da çok sevmişsin

Hangi dilde söylediği bilinmiyor. Sözlüklerde yapılan küçük araştırmalar da bir işe yaramıyor. Zira pek çok kişinin sözlerini bilmeden şarkıyı hissettiği ortaya çıkıyor. O zaman görülüyor ki böyle şarkılar hem daha fazla emek istiyor, hem de daha empatik.
Yani ses ve söz uyumu o kadar güzel ki boşluksuz dinliyorsun ve o aralarda sözleri istediğin gibi hayal edebiliyorsun. Bazen kırık dökük bir şiir dizesi geliyor aklına, onunla tamamlıyorsun. Bazen kendi sözlerine çeviriyorsun o bilmediğin dili. Müzisyene değil belki ama şarkıya ne istiyorsan onu söyletiyorsun. Özgürce... İster sitemkar dizeler, ister isyanlar, ister övgüler, ister çığlıklar kendi düşüncelerine şarkıyla eşlik ediyorsun. Bisiklet son sürat gidiyor, sen düşüncelerinle pedal çevirmesen de ritm yokuşundan hızla inecek zaten... Yine de senin şarkın oluvermiş günlerdir. Anlamasan da çok sevmişsin. Anlayamasan da çok sevmişsin. Anlamasan da, anlayamasan da anlamlandırmışsın. O yüzden illa her zaman anlaşılmak ve herşeyi anlamak isteyenlere daha çok kızıyorsun. İşte burada empati yapamıyorsun... Çünkü bazen bir insan bir şarkı kadar olamıyor...

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Kapı Duvar

Duvarı biliyorum. Defalarca tükürülmüş suratına, defalarca posta konmuş, defalarca yumruklanmış, deseni çentikler olmuş. Ağlanmış karşısında, haykırılmış. Mesai kaygısı olmayanlar tarafından kaygılı mesajlar yazılmış üstüne. Bazı duvarlar, dibinde gamdan çökenlerin gözyaşlarının neminden çökerken bazıları ağaçlar gibi ayakta ölmüş.  Bazıları ise kalmış bugüne dek, eskiden de aşık olan, heyecanlanan, öfkelenen, nefret eden, savaşan, deliren, ağlayan, gülen, korkan, kızan, merak eden, umursamayanların olduğunu hatırlatmak için... Harcını karanların, taşını taşıyanların akşamüstü serinliğindeki çay özleminden, eve götürülecek ekmeğin buğusundan habersiz yükselmiş duvarlar. Ekmeği, adaleti ve mutluluğu özlemeyelim diye bilerek yükseltilmiş bazıları ise, zulüm olmuş adı. Duvarlar ne kendini var edene, ne dibinde derdini dökene vefa göstermiş, gölgeleri sır olmuş, sadece güneşin bilebileği...

SAKLA

ne gül, ne yarın!
gül,
küle karılmış günlerin tortusunda
yarın,
vurulmuş yatıyor bugünün avlusunda

sakla yamalarını kalbinin...